Bugün hekimlerin her zamankinden daha fazla bir arada olmaya ve örgütlü davranmaya ihtiyaçları var.Bugün ne istediğini bilen daha güçlü bir Antalya Tabip Odası’na ve Türk Tabipleri Birliği’ne ihtiyaç var.
ANTALYA ÇAĞDAŞ HEKİMLERDEN DAVET
“Ülkesine ve insanlığa onuruyla hizmet etmeye inatla devam eden tüm hekimlerimize…“Dünyada ve ülkemizde hız kazanan neoliberal değişim süreci ile bir türlü bitmeyen ve gelecekte de bitmeyecek olan “kapitalizmin krizleri”; son on yılda etkisini daha yakından hissettirdi. Gelir dağılımındaki eşitsizlikler arttı, işsizlik ve yoksulluk derinleşti. Sosyal güvenlik, eğitim, ulaşım, sağlık gibi alanlarda tarih boyunca insanlığın elde ettiği kazanımlar geri alındı. İnsanların hayatı, umutları, işi, geleceği finans sermayesinin ve bankacıların oyuncağı oldu.Her türden ayrımcılık şiddetlenerek artıyor. . Ortaçağ cemaatlerinin ticari gücü uluslararası sermaye ile eklemlenmiş sosyal, kültürel, bilimsel ve hukuksal alanlarda köşe başlarını tutuyor Üzerinde yaşadığımız dünya, bir avuç sermayedarın kâr hırsı ve aç gözlülüğü karşısında ekolojik bir felaketle yüz yüze. Savaş, çatışma, terör… adına ne derseniz deyin ellerimizle ve alın terimizle bir insanı yaşatabilmenin uğraşını veren biz hekimlerin gözü önünde insanlık ölüyor. İşte bu nedenle;
Bugün hekimlerin her zamankinden daha fazla bir arada olmaya ve örgütlü davranmaya ihtiyaçları var.
Bugün ne istediğini bilen daha güçlü bir Antalya Tabip Odası’na ve Türk Tabipleri Birliği’ne ihtiyaç var.
“Sağlıkta Dönüşüm Projesi” olarak sunulan ve sağlık alanında temelden tüm değerlerimizi tersine çeviren uygulamaların geldiği durum artık hepimiz tarafından bilinmektedir. İlk gündeme getirildiği günden beri meslek örgütümüz Türk Tabipleri Birliği tarafından da bilimsel ve akılcı çalışmalarla eleştirilen, IMF ve Dünya Bankası gibi yapıların dayattığı ve adım adım yürütülen bu sözde reform paketinin halkın ve hekimlerimizin yararına olmadığı çok açık. Son olarak gündeme gelen Kamu Hastane Birlikleri yasasıyla birlikte fiili olarak sağlık, artık devletin sorumluluğu olmaktan tamamen çıkacak. Ne yazık ki hekimlerin bu gün sahip olduğunu sandıkları iyileştirmeler de sona erecek ve iş güvencesiz, sözleşmeli çalışma dayatılacaktır. İşte bu nedenle;
Bugün hekimlerin her zamankinden daha fazla bir arada olmaya ve örgütlü davranmaya ihtiyaçları var.
Bugün ne istediğini bilen daha güçlü bir Antalya Tabip Odası’na ve Türk Tabipleri Birliği’ne ihtiyaç var.
Özetle geride bıraktığımız yıllarda insanlığa, halkımıza, mesleğimize ve hekimlere, yönelik olarak sistemin reva gördüklerine baktığımızda güzel sözler söylemek ne yazık ki olası değil.
AKP Hükümeti sağlık alanından eğitime, adaletten mimariye, üniversitelerden gecekondu mahallelerine, sendikalardan meslek odalarına kadar her alanı hâkimiyeti altına almaya; rantiye çevresinin, yandaşlarının, tarikat ve cemaatlerin istekleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalışıyor. Çıkarılan yasa, yönetmelik ve yönergelerle ülkemiz sağlık ortamı kargaşaya sürükleniyor.
AKP hükümeti eliyle sürdürülen sağlıkta yıkım programına karşı ÇAĞDAŞ HEKİMLER olarak; her türlü iktidar odağından bağımsız bir tarzda, hekimler için ve hekimler ile birlikte kendi gücümüze güvenerek itirazlarımızı tüm meşru yollarla ortaya koyma, mücadele etme, çözüm üretme ve ‘Karanlığa Karşı Beyaz Duruş’ sergileme KARARLILIĞINDAYIZ.
Hekimlerin, mesleğimiz, iş güvencemiz, özlük haklarımız, halkın sağlık hakkı, geleceğimiz, ülkemiz için hep birlikte olmasını ve mücadele etmesini İSTİYORUZ!
Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği bu dönemeçte, insanlığın yok oluşa sürüklenmesine karşı özgürlüğün, barışın, kardeşliğin hâkim olduğu yepyeni bir dünya ve ülke İSTİYORUZ!
Çatışma ortamına; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği diğerini yok sayan kültüre karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşam İSTİYORUZ!
Ülkemizde yaşayan tüm insanların yurttaşlık hukuku içerisinde, var olan farklılıkların tarihsel zenginliğimiz olduğunu, ayrılık nedeni olarak görülemeyeceğini düşünüyor ve gönüllü, eşit ve adil bir yaşamın kurulup güçlendirilmesini İSTİYORUZ!
Tüm sağlık çalışanları için 8 saatlik tek bir çalışma rejiminde emekliliğe yansıyan yeterli ücretlendirme ve korunmuş özlük hakları ile “TAM SÜRELİ ÇALIŞMA” İSTİYORUZ!
Öğretim üyelerinin eğitim, araştırma ve yetkin hizmet vermeye dair görevleri göz önüne alınarak, öğretim üyeliğine yakışır ekonomik, demokratik özlük hakları bütününde düzenleme ve iyileştirmelerin yaşama geçirilmesini İSTİYORUZ!
Asistanlık dönemindeki meslektaşlarımızın ‘asli işleri’nin eğitimleri olduğunun kabulünü, diğer bütün sorumluluklarına dair onlardan beklentilerin bunun önüne geçmemesini, ucuz emek sömürüsüne denk düşen uygulamalara son verilmesini, yönetime katılımlarının sağlanmasını, ekonomik demokratik özlük haklarının iyileştirilmesini İSTİYORUZ!
Türkiye’de izlenen sağlık politikaları sonucunda giderek artan sayıda meslektaşımızın özel sağlık sektöründe, iş güvencesiz ve sözleşmeli olarak istihdam edildiğini, çalışma koşulları ve özlük haklarına ilişkin çok sayıda sorunları olduğunu biliyoruz. Hekim emeğinin sömürülmemesi için, güvenceli, sendikalı çalışma koşullarını oluşturulmasını İSTİYORUZ!
Alt yapı sorunları giderilmiş sağlık ocaklarında ekip anlayışı içinde, toplum katılımını öngören, sağlık ocağı kurullarının işlerliğinin ve basamaklandırılmış sevk sisteminin zorunlu hale getirildiği, hekim ve tüm sağlık çalışanlarının özlük, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılandığı, sürekli mesleki eğitimle desteklen birinci basamak çalışması İSTİYORUZ!
İşçi sağlığı ve işyeri hekimliğinin sağlıklı bir toplum oluşmasındaki öneminin farkında olarak işçi sağlığı dışında hiçbir faktörün göz önüne alınmaması için hekimlerin özlük haklarının meslek örgütünün koruması altında ve eğitim süreçlerinin de üniversitelerle işbirliği içerisinde özenle yürütülmesini İSTİYORUZ!
Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde kurum hekimliği göz ardı edilmiş ve kurum hekimleri birçok haktan yoksun bırakılmıştır. Üstelik kurum hekimliğinin geleceğine ilişkin karmaşa ve belirsizliğin sürmesi de bu hekimlerimizi gelecekleri yönünde bir kat daha karamsarlığa itmektedir. Kurum hekimlerinin özlük, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasını İSTİYORUZ!
Uzun bir tıp eğitimi ve yorucu bir çalışma döneminin sonunda emekli hekimler ekonomik ve sosyal birçok sorunla karşı karşıyadır. Oysaki emeklilik bir sosyal haktır. Emekli hekimlerin mesleki saygınlığına uygun, yaşamlarını ekonomik ve sosyal açıdan rahatlıkla sürdürebileceği şartların oluşturulmasını İSTİYORUZ!
Kamu Hastane Birlikleri adı altında hastanelerimizin adım adım ticari bir işletmeye dönüştürüleceği, sağlık hizmeti ile ilgisi olmayan odakların söz sahibi olacağı kurumlara dönüştürülmesine son verilerek, insanların sağlık hizmetlerine yurttaşlık hakkı temelinde kamusal ortamda ulaşmasını İSTİYORUZ!
Toplumdaki genel korku ve güvensizlik duygusundan güç aldığını, adaletsizlikten ve hoşgörüsüzlükten beslendiğini bildiğimiz şiddet, sağlık ortamındaki sorunların yükünün hekimlere ve sağlık çalışanlarına yüklenmesi ile korkutucu bir hal almıştır. Sağlık çalışanlarına yönelen şiddete karşı etkin bir çalışma programı oluşturmak ve yöntem geliştirmek için; hastane-sağlık kuruluşu yönetimleri ve diğer meslek kuruluşları ile işbirliği içinde hekim-hasta ilişkisinin arzu edilir bir ortam ve çalışma koşullarında gerçekleşmesini İSTİYORUZ!
Hekimlerin çalışma koşullarını ağırlaştıran, geçinebilmek için 24 saat çalışmaya zorlayan yaşam koşullarında düzeltme ve iyileştirme yapmayıp, hata kaynaklarını azaltmaya yönelik önlemleri almayan, üstelik kurumsal bir sorumluluk da içermeyen, hekim-hasta ilişkisini bir hasım ilişkisine dönüştüren “malpraktis yasası’na” karşıyız. Hekim hatalarından para kazanma ve özel sigorta şirketlerine para aktarma düzenlemelerini red ediyor, bu tür yasaların yol açtığı çekinik tıp uygulamaları ile hastaların mağduriyetine ve hekim-hasta ilişkisini tahrip edecek çabalara girilmemesini İSTİYORUZ!
Çağdaş Hekimler olarak geçmiş deneyimlerimize bugün çok daha eleştirel bakabilen, yapılan hatalardan ders alarak bize yönelik eleştirileri değerlendirebilecek olgunluk ve güçte olduğumuzu biliyor, meslektaşlarımızdan bu anlamda da katkı İSTİYORUZ!
LAİK, DEMOKRATİK, BAĞIMSIZ BİR ÜLKEDE; EMEĞİMİZ SÖMÜRÜLMEDEN VE GELECEK KAYGISI OLMADAN; BİLİMSEL VE ETİK KURALLAR İÇİNDE
HEKİMLİK YAPMAK İSTİYORUZ
ANTALYA’DAKİ HEKİMLERİ,
“KARANLIĞA KARŞI BEYAZ DURUŞ” İÇİN DAVET EDİYOR,
ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA
ÇAĞDAŞ HEKİMLER OLARAK
SÖZ VERİYORUZ
TEK BAŞINA
BEN TEK BAŞINA NE YAPABİLİRİM
DİYE DÜŞÜNDÜ BİRİ
VE HİÇBİRŞEY YAPMAMAYA KARAR VERDİ
BEN TEK BAŞINA NE YAPABİLİRİM
DİYE DÜŞÜNDÜ ÖTEKİ
VE YANLIZLIĞIN KUYTULUĞUNA ÇEKİLDİ
BEN TEK BAŞINA NE YAPABİLİRİM
DİYE DÜŞÜNDÜ BİR ÜÇÜNCÜ
VE TEK BAŞINA DÜŞÜNMEYE DEVAM ETTİ
BEN TEK BAŞINA NE YAPABİLİRİM
DİYE DÜŞÜNDÜ YÜZBİNLER
VE TEK BAŞINALIKLARINI SÜRDÜRDÜLER
BEN TEK BAŞINA NE YAPABİLİRİM
DİYE DÜŞÜNDÜ MİLYONLAR
MİLYONLARCAYDILAR
VE TEK BAŞINAYDILAR
BU ARADA BİRİLERİ
ONLAR ADINA
KARAR VERMEKTEYDİ
TEK BAŞINA OLDUKLARINI SANANLAR
TOPLUCA ORTADAN KALDIRILDILAR
ATAOL BEHRAMOĞLU