Her an Her şey Olabilir! Dünyası

Antalya Çağdaş Hekimler > Her an Her şey Olabilir! Dünyası

Çağdaş Hekimler tarafından Antalya Tabip Odası’nda düzenlenen panel/foruma katılım yüksek oldu.

FOTOĞRAFLAR İÇİN BU LİNKİ TIKLAYINIZ

Antalya Tabip Odasında düzenlenen “Şehir Hastaneleri Gerçeği ve Mersin Deneyimi” ile “Piyasalaşan Sağlık-Otoriterleşen Rejim Kıskacında Hekimler ve Sağlık Hakkı Mücadelesi” başlıklı etkinliğin konuşmacıları Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan ve TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr.Ali Çerkezoğlu olurken moderatörlüğünü ise Prof. Dr. Ertan Yılmaz yaptı.

Mersin Şehir Hastanesi’nin açılmasından bu yana sağlık hizmetlerinde nelerin değiştiğini anlatan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan , “Kanımca Hastanenin diğer şehir hastaneleri için de vitrin olması hedefleniyor. Hiçbir aksiliğin olmaması, buradan dolayı kamuoyuna olumsuz bir mesajın verilmemesi için elden ne geliyorsa yapılıyor. Örneğin Mersin’deki üç kamu hastanesinden sadece ikisi Şehir Hastanesi’ne taşındı. Kısa bir süre önce yenilerek fiziki koşulları düzeltilen eski SSK Hastanesi kent merkezindeki yerinde hizmet vermeye devam ediyor. Bu durum yeni hastanenin uzaklığından doğan olumsuzluğu bir miktar engelliyor. Zaten taşınan Kadın Doğum Çocuk Hastanesi konum olarak Şehir Hastanesi’ne yakındı o nedenle buradan hizmet alan vatandaşlar açısından da pek değişiklik olmadı. Ama yine de en çok yakınılan birinci durum uzaklık, diğeri de devasa hastane içinde hem çalışanların hem de hastaların bir yerden bir yere giderken kat ettiği mesafe. İnsanlar aşırı derecede yoruluyorlar.” dedi.

Mersin Şehir Hastanesini n ilk bakışta bir AVM’ye benzediğini ifade eden, Dr. Ful Uğurhan. “Yürüyen merdivenler, bol ışıklar, güvenlik görevlileri, marketler, büyük bir oto park. Katlar arasında sadece asansörle ulaşım var. Asansör beklemek istemiyorsanız yangın merdivenini kullanmak zorundasınız. Burası ise ancak üç kişinin yan yana durabileceği, inerken kafanızı çarpma riski taşıyan, ergonomik olmayan bir merdiven. Eski hastanede koridorlar karanlık, havasız ve kalabalık iken, şimdi daha insani bekleme koşullarında sıra bekliyorlar ve haliyle bu durum memnuniyet yaratıyor. Yataklı servislerde de hasta odaları çok geniş ve lüks malzemelerle donatılmış. Bu durum da hastalar için memnuniyet verici ama çalışanların iş yükünü arttıran bir durum. Hekimlerin, hemşirelerin hastaya ulaşım mesafesi artmış durumda. En büyük zorluk konsültasyonlarda çıkıyor. Bazen konsültasyonlar telefonla yapılıyor. Pek çok bölümde hekimler hastayı yanlarında sekreter veya başka bir sağlık çalışanı olmaksızın tek başına muayene ediyorlar. Kadın doğum ve çocuk bölümünde hekimler kararlı bir duruş sergileyerek hemşiresiz hasta muayene etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine bu bölümlerde ve bazı yan dallar ile girişimsel bölümlerde çalışan hekimlere yardımcı bir personel verildi. Bazı modern cihazlar kullanmayı bilen personel olmaması nedeniyle kullanılamıyor. Yoğun bakım ünitesi, görevli personelin, hasta odalarını monitörden izleyebileceği şeklinde düzenlenmiş. Odalar gereğinden daha büyük. Acil durumda hastaya yetişmek zaman alıyor. Yemek için şirketlere ödenen paralar diğer hastanelerde aynı iş yapılan ödemelerin 2,5 katı. “ şeklinde konuştu.

“Şu ana kadar döner sermaye ödemeleri düzenli olarak yapıldı. Aslında hastanenin gideri gelirinden daha çok ama bu durum şimdiye kadar çalışanlara yansıtılmadı. Tayin ya da ücretsiz izin talepleri geri çevriliyor. Hemşire açığı hastane deneyimi olup olmamasına bakılmaksızın, TSM vs. gibi yerlerde çalışan hemşirelerin tayini yapılarak kapatılmaya çalışılıyor.” diyen Dr. Ful Uğurhan, “Şehirde katkı payını ödeyebilecek gelir düzeyine sahip insanlar yine evlerine yakın özel hastaneleri tercih ediyorlar. Şu an şehir hastanesinden en uzak noktada bir özel hastane inşaa ediliyor, eskiden olanlar da yatak sayılarını arttırıyorlar. 112 ambulansları her vakayı yakında başka bir hastane olsa bile şehir hastanesine yönlendiriyor. “ dedi.

Çalışanlar açısından genel tablonun;” sabah işe gelirken personel ve hasta yoğunluğu nedeniyle trafik sıkışıklığının yaşandığı, sekreterlik hizmetlerinin de üzerine eklenmesiyle iş yükü artmış bir ortamda çalışmak zorunda kalmak, arkadaşlarını görememek, oradan oraya koşturmak zorunda olmak ve daha çok yorulmak. “ olduğunun altını çizen Dr. Ful Uğurhan, Hastalar açısından ise; modern fiziki görünümden memnuniyet duyma ama işlerin bir türlü sonlanamamasından doğan hoşnutsuzluk şeklinde. Hastaların başka bir bölüme sevki gerektiğinde “aman bizi başka yere göndermeyin ” diye hekimlere müdahale ediyorlar. Ayrıca fiziki durumun büyüklüğü hastalardaki beklentiyi de yüksek tutuyor, her hastalığın bu hastanede çözümlenmesini bekliyor, başka hastanelere yönlendirilmek istemiyorlar. Şehrimizin gereksinim duyduğu yeni hastane, böylesine devasa bir tesis olacağına daha küçük, ulaşılabilir olsaydı daha verimli olurdu. Hem sağlık çalışanları hem de hastalar memnun olurdu. Ne yazık ki şehir hastaneleri kamusal kaynakların savurganlığının yapıldığı yerler. “ dedi.

Her an Her şey Olabilir! Dünyası

TTB Yüksek Onur üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu ise konuşmasına aynı gün canına kıyarak yitirilen hekimleri anarak başladı.

Dr. Çerkezoğlu , son 10 yılda sağlık çalışanlarının iş yükünün 5 kat arttığını vurgulayarak, “Tükenmişlik oranı % 24. Yine sağlık çalışanlarının %69’u mobbinge uğradığını ifade ediyor. Sağlık çalışanlarının yüzde 65’i ‘imkanım olsaydı ben bu mesleği değiştirirdim’ diyor. 33 saati aşan nöbetler, 100 saati aşan haftalık çalışma saatleri, 5 dakikada bir hasta bakma zorunluluğu bizleri tüketiyor. Son 5 yılda Beyaz Kod’a 46 bini aşan şiddet başvurusu yapıldı. Saldırı tehdidi ile iç içe mesleğimizi yapmak zorunda bırakılıyoruz. Sadece kayıtlı olanlar üzerinden bir değerlendirme yapıldığında bile Türkiye’de günde 31 sağlık çalışanının sağlık hizmeti sunulan alanlarda şiddete maruz kaldığı görülüyor. Sadece son 10 yılda 215 sağlık çalışanı iş cinayetleri, uğradıkları şiddet, yaşadıkları baskı ve mobbing, tüketen çalışma koşulları sebepleriyle yaşamdan kopartıldı” dedi.

Dr. Çerkezoğlu; “Ölüyoruz, öldürülüyoruz. Bu çığlığın her yerden duyulmasını istiyoruz “diyerek konuşmasına devam etti. Dr. Çerkezoğlu “Şehir hastaneleri başta olmak üzere özel hastaneleri ve şirketleştirilen performansa dayalı çalışan kamu işletmelerinin bu insanı yabancılaşmayı daha da arttıracağını” ifade etti.

Dr. Ali Çerkezoğlu, “Piyasalaşan Sağlık-Otoriterleşen Rejim Kıskacında Hekimler ve Sağlık Hakkı Mücadelesi” başlıklı sunumunda; “ Şehir hastaneleri örneğinden önümüze sunulan gelecek konusunda gerek yurttaşlar gerek hekimler olarak insanı yok sayan, şirket odaklı bir ülke ve sağlık ortamı ile karşı karşıya kaldığımızı görebiliriz. Nitelikli ve maliyet arttırmayan bir sağlık sistemi yerine AVM mantığının egemen olduğu bir hastane anlayışı karşımızda. Bunun tesadüf olmadığını şehirlerimizde kapanan esnafların yerini kaplayan, cilası ve dış görünümü albenili ama her şeyi ile kar odaklı hastanelerin adını Şehir hastaneleri koymuşlar. Olağan bir ülkede yani asgari demokratik bir iklimin egemen olacağı bir ortamda gerek maliyeti gerekse hekimler başta olmak üzere tüm çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıran anlayışı gerekse de hasta garantili müşteri odaklı hastaneciliği yaşama geçirmek kolay değil. Çünkü ortada daha önceki gibi demogojisi yapılabilecek “hizmet” adına bir şey içermiyor. Yapım aşamasından, 25 yıllık kiralama dönemine kadar her aşamasında yatırımcı fonların ve ihale ile hizmet alımı yapacak olan şirketlerin karı öncelenmiş bu sistemde. Buna da Sağlıkta Dönüşüm Programının son aşaması adını vermişler. Bunu insanın değil paranın saltanatının egemen olduğu sağlık reformları ancak darbe vb. iktidarın zor gücünün en çıplak hali ile uygulandığı ülkeler de gerçekleştirilebilmiş. Bizimkine en yakın örnek olarak verilebilen Şili Sağlık reformu darbeci general Pinoche dönemimde hayat bulmuş. Bizim ülkemizde de durum şu anda çok farklı değil. “ dedi
Dr. Ali Çerkezoğlu, “Gerekçesi başarısız darbe girişimini bastırmak olarak sunulsa da ortada darbe karşıtı bir politika demokratik değerleri esas alan bir düzen yok. Tam tersine darbelerin aldığı ilk karar olan sıkıyönetim –OHAL rejimi olağan hal olarak uygulanıyor. OHAL’den niye rahatsız oluyorsunuz ,ey iş adamları serzenişi boşuna değil. Çünkü her ses çıkaranın muhalefet edenin terörist olarak lanse edilebildiği ortamlar en çok sömürüden, eşitsizlikten medet umanların işine yarıyor. Alım gücündeki düşüklüğe, yükselen enflasyona, dolardaki tırmanışa rağmen hiçbir grevin yapılamaması, yüzde 3’lük zamlara imza atan sendikaların hala sendika olarak konuşabiliyor olmaları, zor bela alınan en haklı en meşru grev ve direniş kararlarının OHAL gerekçesi ile ertelenmesi ya da yasaklanması sermaye ile otoriter rejimlerin uyumunu piyasacı anlayış ile halkın sağlık hakkı ve sağlık emekçilerinin zıtlığını temsil ediyor. “şeklinde konuştu.

Dr. Ali Çerkezoğlu, bütün hekimleri birlikte olamaya, dayanışmaya ve mücadeleye çağırdı.,

Toplantı sonrası Çağdaş Hekimler birlikte yemeğe gitti.

Son Yazılar

antalya cagdas

2024-2026 Adaylarımız

Antalya Tabip Odası 2024-2026 dönemi için aday listemiz ve adaylarımızın kısa özgeçmişleri YÖNETİM KURULU  ADAYLARIMIZ

Paylaş:

Bize Ulaşın