AKP Hükümeti, üniversiteler dahil tüm kamu sağlık kurumlarında yarı zamanlı çalışmaya son veriyor. Sağlık bakanı özlük ve ekonomik haklarda hiçbir yeni iyileşme yapmadan, mevcut ücretlendirme modeli ile tam süreli çalışma zorunluluğunun getirileceğini bildirmektedir.
Bu uygulama ile sadece muayenehane açma yasağı getirilmiyor; aynı zamanda özel bir sağlık kurumunda konsültan olarak çalışma, iş yeri hekimliği ve danışmanlık yapmak gibi bir dizi faaliyete de kısıtlama getirilmiş oluyor.
Kamu’da tam süreli çalışma ilkesel olarak doğrudur. Hekimlerin tek bir kurumda belirli bir zaman diliminde ilgisini başka alanlara kaydırmadan çalışması olumludur. Böylece hem üretilen hizmetin niteliği artacak hem de hekimler diğer çalışanlar gibi dinlenmeye ve kendilerinin geliştirmeye zaman ayırabileceklerdir. Hem sağlıklı insan gibi hekimlerde günde 12-15 saat, hafta sonu dahil, ailesini ihmal ederek çalışmak istemez.
Türkiye’de ise hekimler bu duruma zorlanmışlardır. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarlar uyguladıkları politikalarla hekimleri kamu dışında ikinci hatta üçüncü işlerde çalışmak zorunda bıraktırmışlardır. Tabi ki niteliği yüksek bu meslek grubunun mensuplarından halkın daha fazla yararlanması mantıklı gelmektedir. Ancak vatandaşın sağlık hizmetinden beklentisini bu şekilde karşılamak doğru değildir.
Hekimlere verilen diğer devlet memurlarına tanınmayan ikinci iş yapma hakkı devletle hekimler arasında yazılı olmayan bir anlaşmaya dönüşmüştür. Hekimlerin özlük – ekonomik hak arama sürecinde önemli bir engel oluşturan bu durumu kimi sağlık bakanları açıkça ifade etmişlerdir : ‘Siz hekimlere diğer kamu personeline verilmeyen bir olanak tanınmıştır. Dolayısıyla nitelikli emeğinizin karşılığı olan ücreti devletten beklemek yerine bu yolla karşılayın’ . Bu durum kamuda tam gün çalışan hekimlere için hak kaybı anlamına gelmektedir. İkinci iş yapmak zorunda bıraktırılan hekimlerin de çalışma sürelerinin bu şekilde uzaması sıkıntı yaratmıştır. Ayrıca tıp fakültesi ve eğitim hastanelerinde eğiticilerin tam gün çalışmaması tıp ve uzmanlık eğitiminin niteliğinin azalmasına neden olmuştur.
AKP Hükümetinin uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrası muayenehanelerin kapatılmasının anlamı ise çok farklıdır:
Bu program kamu hastanesi kavramını ortadan kaldırmaktadır. Sağlığın piyasalaşması sürecinde kamuda sağlık hizmetinin finansmanı ve dolayısıyla hekim ücretlerinin genel bütçeden karşılandığı model terk edilmektedir. İş ve ücret güvencesi ortadan kalkmaktadır. 2004 yılından bu yana performansa göre ücretlendirme modeli ile çok düşük düzeyde tutulan sabit maaş üzerine kabaca yapılan işe göre ücret verilmektedir.
Şu anda TBMM’nin gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri kanun tasarısı ile kamu hastaneleri işletmeleştirilmekte ve özelleştirmeye uygun hale getirilmektedir. Bu yasa ile kamu hastaneleri artık kendi finansmanını ve harcamasının kendi yapan kurumlara ( yani piyasa kurallarına göre rekabet edebilen yapılara ) dönüşürken hekim ve diğer çalışanların çalışma koşullarını da değiştirmektedir. Şimdilik 657’li hekimler bu statülerinin korurlarken bunun çok uzun olmayan bir sürede sözleşmeliye dönüşeceği çok açıktır. Bu koşullarda hekimlere muayenehane yasağı getirmek, tam süreli çalışmayı zorunlu kılmak kabul edilemez. Bu durum özel ya da kamuda piyasanın kurallarına göre işleyen işletmelerde her an işsiz kalma korkusu ile işletmenin karını artıracak talepleri karşılamaya dönük hekimlik yapma pratiğine zorlanan hekimin direnme gücünü azaltacak, işletmeleştirilmiş kamu hastanelerinde yönetim kurulları karşısında zayıf kalmalarına neden olacaktır.
Tam gün çalışma için öncelikle sağlığı ticarileştiren, piyasa koşullarında hekimlik yapmayı dayatan Sağlıkta Dönüşüm Programının durdurulması gerekmektedir. Sağlık için ayrılan kaynağın sofistike tanı yöntemleri ve tedavi için ( ilaç vs.) anormal harcamalarla tekellere aktarılmasının durdurulması ve hastalanmayı artırarak piyasaya yeni talepler yaratmak yerine korunmayı önceleyen bir anlayışla kullanılması gerekmektedir.
Sevk zinciri içinde gerçekten gereksinme duyanların kolaylıkla ulaşabildiği 2. ve 3.basamak kamu sağlık kurumlarında hak edilen yüksek ücret ve güvenceli çalışma ortamında hekimlerin tam gün çalışması hizmetin verimini artıracaktır.
Tam süreli çalışmayı ancak;
1. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlığın meta haline dönüştürülmesi ve kamu hastanelerinin işletmeleştirilmesine son verilmesi
2. Performansa göre ücretlendirme gibi ücret güvencesini ortadan kaldıran, hekimler ve diğer çalışanlar arasında ücret uçurumuna yol açan, bir birine düşürerek çalışma barışını bozan modellerden vazgeçilmesi
3. Emekliliğe yansıyacak, genel bütçeden finanse edilen tam gün tazminatı ve eğitim hastaneleri ile tıp fakültelerinde eğitici tazminatının sağlanması
4. İş ve ücret güvencesi sağlayacak örgütlenme olanaklarını geliştirilmesi, toplu sözleşmeli sendika hakkının verilmesi
5. Ülkede adaletli ve gerçek ihtiyacı karşılayacak şekilde hekim dağılımını gerçekleştiren, hekimlerin atama ve nakillerinde söz ve yetki sahibi olan Yüksek Hekimler Kurulu’nun kurulması halinde kabul etmek mümkün olabilir.
Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarında herhangi bir iyileşme getirmeden, güvence sağlanmadan yarı süreli çalışmanın yasaklanması hekimlerin geleceğine indirilen darbe olacaktır.