İhtiyacımız Dördüncü Periyodda İyi Bir Alan Savunması -Bülent Aslanhan

Antalya Çağdaş Hekimler > İhtiyacımız Dördüncü Periyodda İyi Bir Alan Savunması -Bülent Aslanhan

Sizleri bilmem ama üşüyorum. Dışarıda hava çok soğuk, her taraf kar, ayaz ve buz. TEKEL işçilerini düşünüyorum ve üşüyorum. Ankara’nın soğuk gecelerinde direnişlerinin 40. gününe girdiler. Bu soğukta gece-gündüz oturma eylemine devam ediyorlar ve muhtemelen üşüyorlar, ben ise onları düşündükçe üşüyorum. Derdim tek başına sağlık ortamının sorunları, hekimlerin yaşadıkları sorunlardan yüzümü işçilerin yaşadığı sorunlara dönmek değil elbette. TEKEL işçilerinin yaşadığı sorunların, biz hekimlerin mesleki geleceğini nereye götüreceğine ilişkin benzerlikler taşıdığı için onları düşünüyorum, kızıyorum ve üşüyorum. Daha geçen hafta “sözde tam gün yasasına” itiraz ederken beklentimiz çok somuttu, “güvenceli ücret ve güvenceli çalışma ortamı istiyoruz” demiştik. Kısacası “iş güvencemizi tehdit edecek düzenlemelere karşı çıkıyoruz” demiştik. Aslında TEKEL işçileri de benzer bir gerekçe nedeniyle direniyorlar, aslında eczacılar da benzer nedenlerle itiraz ediyorlar, aslında İstanbul’da itfaiye işçileri işleri ve güvenceleri elinden alındığı için sokaklara dökülüyorlar. Aslında güvencesiz çalışma sadece biz hekimlere değil toplumun tüm kesimlerine dayatılan bir çalışma rejimi. Artık çok net bir şekilde anlaşıldı ki Hükümet kamuda “güvenceli iş ve güvenceli ücret” ile çalışan kimse istemiyor. Artık belli oldu ki herkes sözleşmeli olacak, herkes “parça başı” çalışacak.

Dedim ya tek derdim, biz hekimlerin mesleki geleceği belirsiz ve güvencesiz bir ortama doğru giderken işçilerin, eczacıların, itfaiyecilerin sorununu gündem yapmak değil. Derdim benzer uygulamalara hepimizin maruz kaldığı ve Hükümetin hepimize karşı benzer bir yöntemle “toplumu kışkırtmaya” çalıştığı gerçeğini paylaşmak. Biz “sözde tam gün yasasına” itiraz ederken hükümet ve Sağlık Bakanı taleplerimizin ve itirazımızın gerekçelerini çarpıtmak için topluma “muayenehanelerini kapattırmamak için direniyorlar” alt mesajını geçiyordu. Oysa Sağlık Bakanı’nın kendisi de ifade ediyor “hekimlerin sadece % 7’sinin muayenehanesi mevcut” . Oysa hekimlerin bütünü yasaya itiraz ediyor. Çünkü sorun muayenehanelerin kapatılması değil, sorun tam gün adı altında ödenip ödenmeyeceği belirsiz, her ay değişecek döner sermaye üzerinden ücret dayatması. Talebimiz çok açık idi, güvenceli, emeklilik ücretlerimize yansıyacak ve belirsizlik içermeyecek bir ücret ödenmesi. Benzer çarpıtmalar ve kışkırtmalar eczacılar için “ilaçların ucuzlatılmasına karşı çıkıyorlar”, TEKEL işçileri için “yattıkları yerden maaş alıyorlar”, itfaiyeciler için ” verimsiz çalışıyorlar” türünden yapıldı. Oysa tüm toplum biliyor ki biz güvenceli bir çalışma ortamı ve ücret, eczacılar bir zincir şeklinde eczanelerin hükümet yanlısı sermaye grubuna -hadi daha açık söyleyelim Cüneyt Zapsu’ ya- sunulmasına karşı çıkmak, TEKEL işçileri 4-C adı altında yarı ücretle yılın sadece 10 ayı çalışacakları ortamı kabul etmemek, itfaiyeciler taşeron şirketlere sunulmalarına itiraz etmek için eylem yapıyorlar. Hükümet gerçek niyetini saklamak için topluma yalan söylüyor.İşte biz bu yalanları biliyoruz ve biz bu yalanlara öfkeleniyoruz.

ŞİMDİ SIRADA NE VAR?

Bilindiği üzere basketbol maçları dört periyod üzerinden oynanıyor. İki yarı, dört periyoddan oluşan sonuca göre maçın neticesi belli oluyor. Yine biliyoruz ki Sağlıkta Dönüşüm Programı ( SDP) da dört aşamadan oluşuyor. Birincisi, sağlık finasmanını “kasko benzeri” prim ödeyenin sağlık hizmeti alabileceği bir sisteme dönüştüren Genel Sağlık Sigortası (GSS) sisteminin oluşturulması ki bu yasalaştı. İkincisi birinci basamak sağlık hizmetlerinin muayenehane haline getirilmesini içeren Aile Hekimliği sisteminin kurulması ki bu pilot yasa ile 36 ilde uygulanıyor. Üçüncüsü sözde tam gün yasası ile hekimlerin döner sermaye üzerinden güvencesiz ücretlerle çalıştırılacağı bir sistemin oluşturulması ki bu yasa da çıkarılmış oldu. Dördüncüsü “Kamu Hastaneleri Birlik Yasası” adı altında kamu hastanelerinin birer işletmeye dönüştürülerek hekimlerin sözleşmeli çalışacağı ve hastaların şimdi makul gibi görünen ve daha da artacağı beklenen katkı payları ile hizmet alabileceği bir kurumsal yapıya geçilmesi. SDP bu aşamada girişimlerin ilk üç periyodunu hekimler ve hastalar adına önde bitirmiş gibi görünüyor. Şimdi sırada dördüncü periyod olan Kamu Hastaneleri Birlik Yasası var.

İlk üç periyoda, iyi direnmemize rağmen, bazen süreci geciktirmemize rağmen SDP’ nın uygulayıcıları önde girmiş gibi görünüyor. Ama SDP’ nın, hem biz hekimleri hem de hastalarımızı en çok mağdur edecek aşaması Kamu Hastaneleri Birlik Yasası ile belirlenecek. Yani bu benzetme ile devam edecek olursak maçın daha dördüncü periyodu oynanmadı, oynanacak. Bu periyodu kazanan belki de maçı kazanmış olacak. Ama biz kaybedersek, hem mesleki geleceğimizi kaybetmiş olacağız hem de toplum sağlık hakkını kaybetmiş olacak.

Bugünden baktığımızda ilk üç periyod da biraz geriden geliyoruz gibi görünebilir. Tüm direnişlerimize rağmen bazı yasalar çıktı. Ama henüz dördüncü periyod oynanmadı. Basketbol maçlarının en çekişmeli periyodları genelde dördüncü bölümde oynanır. Ben ne basketbol karşılaşmaları gördüm ki maçın sonucu dördüncü periyod da değişti. İlk üç periyoda önde girdiğini düşünen SDP uygulayıcılarının baş oyuncusu Sağlık Bakanı Dr. Recep AKDAĞ tam gün yasasının TBMM’de kabulünden önce ve sonra TV kanallarını dolaşarak hatta gerçek deyimi ile kanaldan kanala gezerek çarpıtmalarını/ hekimlere karşı kışkırtmalarını anlattı. Neymiş “artık muayenehaneme uğra dönemi bitmiş” neymiş “artık hekimler mesai saatleri sonrası da çalışarak daha yüksek ücret alacakmış”, neymiş “sağlıkta devrim niteliğinde dönüşümler yapmışlar”. Oysa özel hastanelerden hizmet almayı önemli bir değişim olarak anlatırken bu hizmete ulaşmak için % 70 katılım payı ödenmesi gerektiğini  hiç anlatmadı. Oysa daha önce ücretsiz olacağı söylenen Aile Hekimliği hizmetleri için bile 2 TL, kamu hastaneleri için 8 TL, özel hastaneler için 15 TL ücretler ödeneceğinden hiç bahsetmedi. Oysa kendi elleriyle kışkırtılmış bir sağlık hizmet ortamı yaratıldığından ve bu nedenle sağlık harcamalarının arttığından ve bu açıkları vatandaşın cebinden karşılayacaklarından hiç bahsetmedi. Bu açıkları kapatmak için başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarını sözleşmeli ve düşük ücretlerle çalıştırmayı düşündüklerinden/ planladıklarından hiç bahsetmedi.

Şimdi dördüncü periyod sayılabilecek düzenleme Meclis gündeminde. Kamu Hastaneleri Birlik Yasası yasalaşmak için sıra bekliyor. Bu yasa ile birlikte dördüncü periyod oynanacak. Bu periyodda her şey değişebilir. Umutsuzluk için bir neden yok. Umut için gerekçelerimiz var. Bir defa ilk üç yasaya karşı iyi bir direniş gösterdik. Bir kısmında yasalardan etkilenen diğer meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte itiraz ettik. Bir kısmında sadece biz karşı çıktık ama karşı çıktık, sesimizi topluma duyurduk. Son çıkan tam gün yasasında tüm topluma derdimizi anlatmaya çalıştık. Hekimlere rağmen, diğer sağlık çalışanlarına rağmen yasa çıkarıldı ama meşru olmadı, inandırıcı olamadı. TV’lerde Kanal kanal dolaşma telaşı da bu nedenle zaten.

YENİ BİR İTİRAZA HAZIRLANMAK İÇİN “ALAN SAVUNMASI” YAPMALIYIZ.

İşyeri hekimliği alanında yeni gelişmeler, aslında beklenen gelişmeler yaşanıyor. İşyeri hekimliği hizmetlerinin ve eğitimlerinin taşeron sağlık şirketleri eliyle yürütüleceği düzenlemeler yapılıyor. Her alanda olduğu gibi bu alanda da hekim emeğini korumak için bir çaba yürütüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir panelde görüşlerimizi paylaştığımız Çalışma Bakanlığı bürokratı bir meslektaşımız sohbet arasında benim itiraz noktalarıma şöyle bir yanıt verdi : ” bu yönetmeliği uygulayabilmemiz için ya bizim 6023 sayılı yasanın 5. maddesini değiştirmemiz ( TTB Yasası) ya da Tabip Odaları ve TTB yi ele geçirmemiz gerekli, en önemli engel bu”

Niyet belli değil mi aslında? Belli ki niyet SDP’nın ilerletilebilmesinin önündeki en büyük engel gibi görünen meslek örgütümüzün devreden çıkartılması. Böylece hekim emeğinin değersizleştirilmesi için yürütülen çabalara itiraz eden Tabip Odaları etkisizleştirilecek ve süreç daha kolay sonuca ulaştırılacak.

Biliyoruz ki basketbolda “alan savunması” önemli bir oyun düzeni. TBMM’de belirgin bir gücümüz olmadığı için “adam adama savunma” düzeni ile itiraz etmemiz güç görünüyor. Bu nedenle dördüncü periyodda Kamu Hastaneleri Birlik Yasasını engelleyerek, karşılaşmanın sonucunu hem hekimler hem de halkın lehine çevirmek için “alan savunması” yapmamız uygun gibi görünüyor. Bu nedenle alanımızı korumalıyız. Yaklaşan Tabip Odası seçimlerinde “alanımızı” etkisiz kılmaya çalışacak olan Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulayıcıları meslek örgütlerimize karşı bir “taaruz” yapacaklardır, bu atak beklenmelidir.

Hep beraber tehlikenin farkındayız, farkında olmalıyız. Mesleki geleceğimiz tıp fakültesi öğrencilerinden asistan meslektaşlarımıza, üniversitelerdeki öğretim görevlilerinden kamu/özel uzman hekimlere, aile hekimlerinden/sağlık ocağı hekimlerinden/işyeri hekimlerinden/kurum hekimlerinden işsiz hekimlere kadar bir tehdit içerisinde. Şimdi hep beraber mesleğimizin geleceğini korumak için uğraş vermemiz ve mesleki geleceğimize sahip çıkacak Tabip Odalarımıza yaklaşan seçim döneminde güç ve destek vermemiz gereken günlerden geçiyoruz. Ne meslek odalarımızın Sağlık Bakanlığı’nın arka bahçesi olmasına, ne de mesleki geleceğimizin belirsizleştirilmesine sessiz kalacağız. Alanımızı ve meslek onurumuzu savunacağız. Bu da böyle biline.

Sevgiyle kalın. Dördüncü periyodda daha iyi “performans” umuduyla.

 

Son Yazılar

antalya cagdas

2024-2026 Adaylarımız

Antalya Tabip Odası 2024-2026 dönemi için aday listemiz ve adaylarımızın kısa özgeçmişleri YÖNETİM KURULU  ADAYLARIMIZ

Paylaş:

Bize Ulaşın