Deniz Koydum Adını
“…….
çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü, ölümün acımasızlığı her zamankinden beter.
gidenler, gelenler, düşenler
ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar
düştük yola, güzel şeyler bulma ümidi ile
ışıkları ile büyük şehirler yol oldu bize
iz sürdük yanlızlığa”
Metin-Kemal Kahraman
6 Mayıs 2017 Cumartesi günü çok rastlantısal bir şekilde Antalya Tabip Odası seçimsiz olağan ara genel kurulu yapıldı. Genel Kurul’a dair çok şey yazılabilir, ancak bunlara uzun uzun değinmeyeceğim.
6 Mayıs tarihi ise farklı. Çünkü 6 Mayıs’ın Türkiye ve bizler için çok özel bir anlamı var. Eşit, özgür, demokratik bir ülke ve tam bağımsız bir Türkiye isteyen üç gencimizin Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in darağacında asıldıkları gün 6 Mayıs 1972.
Hekim Birliği yürütücülerinin aklına o gün Deniz, Hüseyin, Yusuf hiç gelmedi. Gelmesini de zaten beklemiyorduk. 6 Mayıs 1972’de sadece üç genç fidan asılmamış, ülkemizin aynı zamanda geleceği yok edilmek istenmişti.
Kendilerini Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri sananlar
Niyetler aleminde kendilerini halen Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri sanan Hekim Birliği üyeleri için bir anlamı olmasa da, 45 yıldır Denizler, ülkemizin dört bir yanında anılmaya devam ediyor. Doğan çocuklara onların isimleri veriliyor. Ancak 6 Mayıslar’da, Denizleri asanların, astıranların, asılmasına ses çıkarmayanların… bugün hiçbiri anılmıyor. Yada hiç biri iyi olarak hatırlanmıyor.
KHK’larla bildiğimiz kadarıyla Antalya’da görevlerinden uzaklaştırılan 67 meslektaşımız var. Bu meslektaşlarımızdan hiçbiri 6 Mayıs’da yapılan Antalya Tabip Odası seçimsiz olağan ara genel kuruluna katılmadı. Oysaki örneğin Prof. Dr. Taha Karaman, Prof.Dr. Nursel Şahin, Prof.Dr. Erdal Gilgil, Yard. Doç. Dr.Hafize Öztürk Türkmen, Doç.Dr. Mustafa Cumhur İzgi, Yrd. Doç.Dr. Suzan Yazıcı,… Antalya’da Tabip Odası/Hekim Hareketi denilince ilk akla gelen isimler.
Bu meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmayı bırakın görevlerinden uzaklaştırılmalarına tepki vermeyen hatta görevden uzaklaştırılmalarına zımmen destek veren Hekim Birliği de ileride hiç iyi hatırlanmayacak. Oysa eşitlik, özgürlük, kardeşlik, demokrasi, barış isteyen bu meslektaşlarımız tarihimizde onurlu yerlerini bugünden aldılar.
Tercihleri çok açık
Olağan ara genel kurulda konuşma yapan Hekim Birliği yürütücüleri ısrarla Çağdaş Hekimlerle aynı şeyleri düşündüklerini söylediler.
Bir kez daha vurgulamakta yarar var.Yaşadıklarımız, yaptıklarımız binlerce kez göstermektedir ki Hekim Birliği ile Çağdaş Hekimler kesinlikle aynı yerde değiller, aynı şeyleri düşünmüyorlar.
Tek tek saymaya gerek yok, hekimlik ortamında ve memleketimizde olan yüzlerce olaya ses bile çıkaramıyorlar. Örneğin:
16 Nisan öncesi Çağdaş Hekimler gibi başları dik bir şekilde “HAYIR’’ mı diyebildiler.
Binlerce meslektaşımızın görevden uzaklaştırılmasına karşı mı çıkabildiler.
Hepimizin bildiği, hissettiği, yaşadığı olumsuzluklar karşısında tutum almak yerine örneğin “Meyve Ağaçları Aşılama Teknikleri Uygulamalı Eğitim” leri düzenlemeyi tercih etmiyorlar mı?
Sonra da dönüp “İyi Hekimlik” mücadelesi yürüten biz Çağdaş Hekimlerle aynı şeyi düşündüklerini söyleyebiliyorlar.
Bu yazının başlığına yani “Keşke Sadece Kıskanıyor Olsalardı” ya tekrar dönecek olursak.
Aşklar İçinde
“…….
Ve düşün sevgilim, mahpusunu kıskanan bir gardiyan düşün
Ne kadar acı bunlar
Kıskanıyorlar hepimizi ve kıskanacaklar
Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak
Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir
…..
Edip Cansever.