Ne Anlamalıyız?

Antalya Çağdaş Hekimler > Ne Anlamalıyız?

Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulumuz aşağıdaki yazıyı dün e-posta olarak kayıtlı üyelerine gönderdi. 25 Kasım eylemine ilişkin Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulumuzun ne gibi bir kararı olduğu, ne yapmak istediği dolayısıyla bu maili neden gönderdiği anlaşılmamaktadır.

Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulumuz bu eylemi destekliyor mu?

Antalya Tabip Odası üyesi olarak bu eyleme katılacak mıyız?

Eğer bu soruların yanıtı evet ise ne gibi bir çalışma yürütülüyor? Hayır, ise bu maili neden göndermiştir?

 

Sayın Meslektaşımız,

25 Kasımda yapılacak eylemle ilgili bilgilendirme yazısı aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Saygılarımızla,

Antalya Tabip Odası

 

Özgür, Eşit, Adil Bir Hayat İçin 25 Kasım’da 1 Gün Hayat Duracak!

Türkiye’nin hayatını çalışarak kazanan insanları olarak, hayatı her gün yeniden yaşanır hale getiren; onaran, okutan, giydiren, doyuran emekçileri,  meslek insanları olarak zor bir dönemden geçiyoruz.

Siyasi iktidarın bu anlayışının doğal sonucu olarak patlayan işsizlik 1,5 milyondan fazla emekçiyi işinden etti. Yaptıkları orta vadeli programda işsizliğin azalacağını bile vaat edemiyorlar. Krizin bir yılını lüks otomobil ve ev satışını teşvik ederek geçirdiler. Kurumlar vergisi dilimlerini indirerek, sermayeye yatırım teşviki vererek geçirdiler. Bu siyasi iktidar krizin bir yılını çığ gibi artan işsizliği umursamayarak geçirdi; emekçilerin ücretlerini baskı altında tutarak geçirdi.

Geride bıraktığımız 1 yıl boyunca hepimiz yoksullaştık. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Bütçe Komisyonunda 2010 bütçesi görüşülüyor. Bu bütçe insanlara krizden çıkış bütçesi olarak sunuluyor, oysa gerçekte bu bütçe krizin yükünü emekçilere yükleme bütçesidir. Bütçenin gelir kalemlerinin neredeyse tamamı emekçilerden alınan vergilerden oluşuyor.

Biz Türkiye’nin emek ve meslek örgütleri olarak krizin başından bu yana siyasi iktidarı yakaladığımız her fırsat, bulunduğumuz her zeminde uyardık:”Krizi biz emekçiler yaratmadık, bedelini de biz ödemeyeceğiz” dedik. Sokaklarda, meydanlarda kitlesel gösteriler yaptık. Krizle mücadelede insan öne çıkarılmalı, toplum öne çıkarılmalı; işsizlikle mücadele öne çıkarılmalı dedik. Halkın vicdanına kulak verilmeli dedik.

Siyasi iktidar bırakın taleplerimize kulak vermeyi, sokakta hak arayan emekçilerin üzerine kolluk güçlerini saldırttı. Bu ülkenin hak arayan hesap soran insanlarını baskı altına alma yolunu seçti. Çağdışı sendika konularıyla çalışma yaşamını yönetti. Yandaş sendikalar yaratarak çalışma barışını bozdu. İşçi memur ayrımına dayanarak, sözleşmeli, geçici, taşeron işçisi, güvenceli, güvencesiz diyerek emekçileri bölme yolunu seçti. Her kuruşunu alın terimizle ödediğimiz primlerimize rağmen sağlık hizmetlerinde katkı payı uygulamasında inat etti.

Kamu alanında emekçilere dayattığı ücret zamlarıyla özel sektördeki ücretleri de baskı altına aldı. Kamu emekçileriyle hiçbir hukuksal dayanağı kalmayan “toplu görüşme” yapma mantığında inat etti. Emekçilerin karşısına oturup pazarlık yapmak yerine, sendikaları makamında kabul ederek %2,5

+ %2,5 ‘luk ücret zammını dayattı. ILO’nun 87 sayılı sözleşmesine atılmış imzayı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını hiçe sayarak Anayasanın 90.Maddesini çiğnedi.

Siyasi iktidar işbaşına geldiğinden bu yana Türkiye’de işler emekçiler için daha da kötüye gitti. Mecliste görüşülen Bütçe Kanununa göre önümüzdeki yıl daha da kötüye gidecek. Krizin bedeli emekçilere, küçük ücretlilere, yoksullara ödettirilecek.

Ancak bu ülkenin emekçileri, işsizleri, çiftçileri, emeklileri, ev kadınları, yoksulları, aydınları, meslek insanları, doktoruyla, mühendisiyle, öğretmeniyle buradan bir kez daha haykırıyoruz.

Bu bedeli ödemeyeceğiz!

Bunu ödememek için her fırsatta ve zeminde sesimizi yükselteceğiz. İşyerlerinde, mahallelerde, sokaklarda, meydanlarda taleplerimizi haykıracağız.

Bu açıdan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun çağrıcısı olduğu 25 Kasım Uyarı Grevi önemli bir dönüm noktası oluşturacaktır.25 Kasım Uyarı Grevi Türkiye’de yaşayan tüm emekçiler için kritiktir. Krizin esas nedeni olan neo-liberal politikalara karşı emekçilerin seslerini olanca güçleriyle yükseltmek için bir fırsattır.25 Kasım uyarı grevi sadece kamu emekçilerinin değil, Türkiye’nin tüm emekçilerinin, işsizlerin, emeklilerin, ev kadınlarının, küçük esnafın, çiftçilerin, yoksulluğa terk edilmiş, krizden mağdur olmuş tüm toplumsal kesimlerin talepleri etrafında örgütlenmiştir.

Gasp edilen toplu sözleşme hakkımız kullanmak için

Herkese güvenceli iş, onurlu bir yaşam, insanca bir ücret için

Kaynakların sermayeye değil işsizlik ve yoksullukla mücadeleye ayrılması için

Demokratik bir çalışma yaşamı için

Çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için

Özgürlük, eşitlik için

Demokrasi için, barış için, adalet için

Küresel kapitalizme karşı emeğin sesini yükseltmek için

25 Kasım 1 günlük hayat duracak.

 

KESK               DİSK           TMMOB                 TTB

Son Yazılar

Paylaş:

Bize Ulaşın