Propagandanın Ahlaksızlığı ve Öznenin Yetersiz Kuruluşu-I-Dr. Ulaş Yılmaz

Antalya Çağdaş Hekimler > Propagandanın Ahlaksızlığı ve Öznenin Yetersiz Kuruluşu-I-Dr. Ulaş Yılmaz

Toplumsal mücadele dönemleri kişilerin/grupların kendi ideolojik duruşlarını en çok sergiledikleri zamanlardır. Neyi savunduklarını, neye karşı olduklarını felsefik ve ahlaki tutarlılık içinde etik bağlamda deklare ederler. Teorik olarak böyle olmasını düşündüğümüz bu dönemlerde iktidarsal erk saplantısı ve güce ulaşma arzusu nedeniyle öteki; bazen ‘düşman’, ‘şeytan’, ‘tehlikeli’ olarak propagandanın ahlaksızlığı kullanılarak olumsuz malzeme edilir. Bu durumda bizler bu bireylerin/grupların neyin alternatifi, neyi sunduklarını anlamadığımız gibi işin kolaycılığı olan neye karşı olduklarını sürekli duyarız. Özelikle ülkemizde derin ideolojik kamplaşmaların argümanlarını, simgelerin yarattığı o baş döndürücü etki alanı bu dönemler daha sık sahneye sokulur. Kişiler neden grup olduklarını, gelirseler neyi değiştireceklerini ikinci planda bırakarak, ötekinin karşıtlığı üstünden simgenin/şablonun gücünü kullanarak basit söylemlerle kitlenin gözünde bir güç kazanma arayışına girer.

Bu seçilen simge/metaforlar tüm kitlenin gözünde çoğu zaman kutsal ve sorgulanamaz kategorisine sokulunca basit bir biz ve onlar dikotomisinde ‘onlar kutsallara karşılar’ tezi o gruplara iki kez kazanç sağlar. Birincisi; kendilerinin alternatif programı ne, neyi değiştirecekler sorgulanmaz, ikinci kazanç; karşı taraf edilgen bir konuma sokularak (ve tabii ki karşıda yeterince cesur değilse simgeyi/kutsalı aslında bizde savunuyoruz döner) eleştirme hakkı ortadan kaldırılır. Oyun kurgusunu böyle tasarlayanlar; biz ne yapacağız değil onların aslında gizli planları var ve bizim kutsallarımızı savunmuyorları yüksek sesle ifade ederler. Böylece öteki genelin önüne atılarak arenadaki gladyatör savaşları gibi hırpalanması büyük bir iştahla seyredilir.

Bu yazının konusuna yakın tarihte girdiğimiz Antalya Tabip Odası seçiminde Çağdaş Hekim ve Önce Hekim gruplarının yaşadığı seçim süreci noktasında geldim. Yazının tetikleyicisi o olsa da yazının kaygısı salt bu güncel olay üstüne değil. Bu yazının amacı ülkede değişik düzeyde gözüken, bazen birkaç kişinin yüksek sesle dillendirdiği, çoğunun örtük kelimelerin ardına saklanarak desteklediği (bir kısmı bunu hümanist, sol değerler kavramlarıyla yapabilir) kutsallar üzerinden! gündem yapılarak tartışılmasına ket vurulan nasyonal ulusçuluğa ve giderek faşizme kayan hakim otoriter düşünsel eğilimi incelemektir. Dilimiz döndüğünce imgenin gücü ve grupsal psikanalitik yıkıcılıkla bu kavramlara soru işareti uyandırmaktır. Güncele dönersem seçim sürecinde gruplardan biri neyi savunduğunu, sağlık ortamına dair sözünü, sağlığa bakışının ne olduğu hiçbir simgesel/kutsal kavramlara girmeden yaptı.

Tümünü elbette kastetmiyorum, içlerinde mutlaka böyle düşünmeyen hümanist insanlar olmakla beraber bazı kişiliklerde cisimleşmiş geri olabilecek düşünsel propaganda ile karşı karşıya kaldık.

Yıllardır Antalya’da artık kronikleşmiş, saplantı düzeyinde bir kutsallar propagandası polemik konusu yapıldı. Ve bu anlayış seçim sonrası ise her platformda sürdürülmeye çalışılıyor. Bu yapılırken hiçbir etik kaygı taşınmadığı gibi, çamur at izi kalsın basitliğinde sahnelendi. Whatsapp gruplarında ve açık toplantılarda öteki denilen kişilerin yazdıklarını, broşürlerdeki ifadeleri cımbızlayarak, kötü niyet okumaları ile bir süreç yürüttüler. Ve bu bazı kişiliklerce politik bir tercih olarak seçip ahlaki ve etik bir kaygı görmeden sürdürüldü. En basit örnek ‘Hekimliğin Kimlik Krizi’ yazım hekimlerin binlerce yıldır oluşturduğu değerler bütünlüğünün kapitalizmin sağlığa bakışı nedeniyle uğradığı bunalım ve kendine yeni bir anlam arayışını analiz etmeyi; kasaba politikacılığı kurnazlığı ile ‘etnisite, ABD projesi, Atatürk karşıtlığı, Türk milleti kavramları, ülkenin bölünmesi, kimlikçilik ’ denklemine soktular. Bunu da tüm Whatsapp grupları yâda toplantılarında ifade etmekten çekinmediler. Sadece bu olay üstünde değil tüm seçim sürecinde, kimini Atatürk sevdalısı, kimini düşmanı, kimini Türkiyeli kimini Türk milleti şeklinde kategorize ederek en milliyetçi ve Atatürkçü biziz propagandası ile gerekli olmadığı halde politik malzeme yapıp kazanım elde etmek istediler. Grupsal tanımlamalarında sağlığa dair sözler yerine, bildiri, rozet ya da açıklamalarında bunlar ön plana çıkarıldı. Elbette bu kavramlara bakışımız eleştirel olduğu tartışmasız, bunlar üzerinde hedef gösterme propagandası yapmanın politik nedeni olduğunu bilecek yaşlardayız.

Meşhur Hitler propaganda bakanı Goebbel’sin dediği gibi ‘bir yalanı ne kadar sık tekrarlarsınız artık kimse gerçeğin ne olduğunu düşünmez o artık yeni gerçeklik olmuştur’ der. Bu noktada artık kişilikleri bir kenara bırakarak, kimlik, kutsallar üzerinden dayatılan hakikat kurulma çabası, öteki ile yaşanan otoriter çatışma ve bireyin sağlıklı özneleşme süreci üzerine bir analiz yapmak daha faydalı olacaktır. Bu derdi hakikat ve gerçeklik olanı kısır tartışmalardan kurtararak, geliştirici zihinsel bir aydınlanma sağlayabilir.

Son Yazılar

antalya cagdas

2024-2026 Adaylarımız

Antalya Tabip Odası 2024-2026 dönemi için aday listemiz ve adaylarımızın kısa özgeçmişleri YÖNETİM KURULU  ADAYLARIMIZ

Paylaş:

Bize Ulaşın